Bugüne dek
size yaptığım tatillerden ve kısa seyahatlerden hiç söz etmemiştim.
Fakat artık
hem kendim unutmamak [beni tanıyanlar bilir azıcık balık hafızayım) adına hem
de sizlere fikir oluşturması dileği ile gezdiğim gördüğüm yerlerden de söz
edeceğim.
Bu yaz tatili için Mayıs ayından kollarımızı sıvayıp rezervasyonlarımızı yapmıştık ki ülkemizin yaşadığı sıkıntılı süreçte kapanan oteller nedeni ile Ağustos ayında Alaçatı için yeniden bir otel arayışı içerisine girmek zorunda kaldık.
Gittiğimiz de ise ilk aklımıza gelen iyi ki oldu. Hep inanırım bazı kapılar kapanıyorsa size daha hayırlısı açılacağı içindir.
Bu yaz tatili için Mayıs ayından kollarımızı sıvayıp rezervasyonlarımızı yapmıştık ki ülkemizin yaşadığı sıkıntılı süreçte kapanan oteller nedeni ile Ağustos ayında Alaçatı için yeniden bir otel arayışı içerisine girmek zorunda kaldık.
Gittiğimiz de ise ilk aklımıza gelen iyi ki oldu. Hep inanırım bazı kapılar kapanıyorsa size daha hayırlısı açılacağı içindir.
İlk durak Bozcaada 5/7 Eylül
Geyikli feribotu ile adaya yaklaşırken eşime ilk söylediğim şu oldu nasıl bir
yere gidiyoruz ne kadar kırsal ve bozkır bir yer.
Malum o kadar koyu bir yeşilden gelince insan yadırgıyor.
Fakat adaya daha adımımızı atar atmaz ada insanındaki sakinlik ve yüzlerine
yansıyan huzur ve daha sonra her sokakta karşıma çıkan sürprizlerle burası yaş
alınacak ama yaşlanılmayacak bir yer dedim.
Biz adada sevgili Oya’nın Patiska bağ evinde konakladık.
Uzun bir yoldan gelmiştik ve dinlenmek istediğimizi belirttiğimizde bize
'Hava çok güzel bence güneşi kaçırmadan Ayazma'yı görün.' dedi.
İyi ki de dedi.
'Hava çok güzel bence güneşi kaçırmadan Ayazma'yı görün.' dedi.
İyi ki de dedi.
Ayazma bütün yol yorgunluğumuzu aldı ve kendisine bizi hayran bıraktı.
Bizim zamanımız sadece Ayazma’ya yettiği için hayranlığımı sadece onunla
sınırlandırmak istemem. Çünkü Bozcaada çok güzel koylara sahip. Kumu ve buz
gibi suyu ile insanı yenileyen taze ve diri tutan bir suya sahip.
Adanın gezilecek görülecek o kadar çok yeri var ki ada iki saatte gezmeyle
biter diyenlere inat adaya bir haftanızı ayırın diyenlerden olmak istiyorum.
İlk başta da bahsettiğim gibi ada halkı çok naif ve birbirlerinin hayatına büyük
bir hassasiyetle saygı duyan insanlardan oluşmakta. Para kazanmaktan çok adanın
huzurunu öncelik bildikleri için adaya adım atar atmaz kendinizi oraya aitmiş
gibi hissediyorsunuz.
Yenilecek içilecek mekanlarından tek tek söz etmek istemiyorum ama her köşesindeki
durak ayrı bir lezzet.
Biz Ayazma da Vahit’in Yeri’nde zeytinyağlılarını,
yine Ayazma yolu üzerinde Teyyare Pizza’da ada otlu pizzasını,
Fusca Bar’dan gece kaleye karşı bir şeyler atıştırmayı,
Serap Anne’de
kızarmış kadayıflı dondurmayı
Veli Dede’nin kurabiyelerini ve daha fazlasını çok sevdik.
Unutmadan bir de ada da ziyaret ettiğimiz sevgili Amaranda Ada Evi’nin sahibi Mustafa
bey bize adanın en güzel zamanının Eylül ayının ikinci haftasından sonrası
olduğundan söz etti.
Çünkü ada halkının rutine döndüğü, plajlarının tadını doya doya
çıkarabileceğimiz, sokaklarında yürürken ada halkının minderlerini kapı önüne
atıp birbiri ile sohbetlerine tanıklık edebileceğimiz en doğru zamanmış.
Ve biz şimdiden seneye planlarımızı yaptık bile...
Bozcaada’ya
sevgi ve hasretle...
nasıl güzel,nasıl dolu bir blog sayfası..insanın okuyunca kendisine ekleyeceği ne çok şey var..renkler,cümleler,fotoğraflar kalp kalp kalppp
YanıtlaSilnot: sadece bozcaada için değil,tüm blogların için şiddetle geçerlidir yorumum :)
Tüm renklerimle kucaklıyorum seni... teşekkür ederim benden de kocaman kalp :)
Sil