İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

29 Eylül 2016 Perşembe

Bozcaada



Bugüne dek size yaptığım tatillerden ve kısa seyahatlerden hiç söz etmemiştim. 
Fakat artık hem kendim unutmamak [beni tanıyanlar bilir azıcık balık hafızayım) adına hem de sizlere fikir oluşturması dileği ile gezdiğim gördüğüm yerlerden de söz edeceğim.

Bu yaz tatili için Mayıs ayından kollarımızı sıvayıp rezervasyonlarımızı yapmıştık ki ülkemizin yaşadığı sıkıntılı süreçte kapanan oteller nedeni ile Ağustos ayında Alaçatı için yeniden bir otel arayışı içerisine girmek zorunda kaldık.

Gittiğimiz de ise ilk aklımıza gelen iyi ki oldu. Hep inanırım bazı kapılar kapanıyorsa size daha hayırlısı açılacağı içindir.


İlk durak Bozcaada 5/7 Eylül






Geyikli feribotu ile adaya yaklaşırken eşime ilk söylediğim şu oldu nasıl bir yere gidiyoruz ne kadar kırsal ve bozkır bir yer.

Malum o kadar koyu bir yeşilden gelince insan yadırgıyor.

Fakat adaya daha adımımızı atar atmaz ada insanındaki sakinlik ve yüzlerine yansıyan huzur ve daha sonra her sokakta karşıma çıkan sürprizlerle burası yaş alınacak ama yaşlanılmayacak bir yer dedim.



Biz adada sevgili Oya’nın Patiska bağ evinde konakladık. 






Uzun bir yoldan gelmiştik ve dinlenmek istediğimizi belirttiğimizde bize
'Hava çok güzel bence güneşi kaçırmadan Ayazma'yı görün.' dedi.
İyi ki de dedi.

Ayazma bütün yol yorgunluğumuzu aldı ve kendisine bizi hayran bıraktı.



Bizim zamanımız sadece Ayazma’ya yettiği için hayranlığımı sadece onunla sınırlandırmak istemem. Çünkü Bozcaada çok güzel koylara sahip. Kumu ve buz gibi suyu ile insanı yenileyen taze ve diri tutan bir suya sahip.

Adanın gezilecek görülecek o kadar çok yeri var ki ada iki saatte gezmeyle biter diyenlere inat adaya bir haftanızı ayırın diyenlerden olmak istiyorum.

İlk başta da bahsettiğim gibi ada halkı çok naif ve birbirlerinin hayatına büyük bir hassasiyetle saygı duyan insanlardan oluşmakta. Para kazanmaktan çok adanın huzurunu öncelik bildikleri için adaya adım atar atmaz kendinizi oraya aitmiş gibi hissediyorsunuz. 



Yenilecek içilecek mekanlarından tek tek söz etmek istemiyorum ama her köşesindeki durak ayrı bir lezzet.

Biz Ayazma da Vahit’in Yeri’nde zeytinyağlılarını, 
yine Ayazma yolu üzerinde Teyyare Pizza’da ada otlu pizzasını,
Fusca Bar’dan gece kaleye karşı bir şeyler atıştırmayı,
Serap Anne’de kızarmış kadayıflı dondurmayı 

Veli Dede’nin kurabiyelerini ve daha fazlasını çok sevdik.




Unutmadan bir de ada da ziyaret ettiğimiz sevgili Amaranda Ada Evi’nin sahibi Mustafa bey bize adanın en güzel zamanının Eylül ayının ikinci haftasından sonrası olduğundan söz etti.

Çünkü ada halkının rutine döndüğü, plajlarının tadını doya doya çıkarabileceğimiz, sokaklarında yürürken ada halkının minderlerini kapı önüne atıp birbiri ile sohbetlerine tanıklık edebileceğimiz en doğru zamanmış.





Ve biz şimdiden seneye planlarımızı yaptık bile...

Bozcaada’ya sevgi ve hasretle...