İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

20 Mart 2017 Pazartesi

Unutursun





Unutursun.
Aslında içerisinde kocaman bir unutma defteri barındıran bir kitap...
Daha önce bloğumda da yayınladığım sevgili İclal Aydın'ın Bir Cihan Kafes romanının devamıdır.
Bu bloğu oluşturma sebeplerimden biridir okuduğum kitapları unutmamak için, yorumlayıp yazmak.
O nedenle kitap elime geçer geçmez dönüp Bir Cihan Kafes'i hatırlamak istedim ben de.
Bir nevi bloğumda benim unutma defterim.
Canım @yazbitmesin Dilek güzel yazarına imzalatıp, içerisine çok güzel bir kart iliştirip bana hediye gönderirken şöyle demiş;
"Canım Derya'm umarım senin bana gönderdiğin kitaplar gibi özel olurlar."
Düşünüyorum da şimdi, daha iyisi asla olamazdı.
Bir Cihan Kafes'i okuduğum dönemde öyle acılardan, kalp ağrılarından ve hayal kırıklıklarından geçiyordum ki o günlerimin en güzel dostlarından, en iyi dinleyicilerinden olmuştur Dilek.
Şimdi Unutursun ile o yaralarımı tazeleyen ve bugünüme şükretmeme de neden olan.
Hayatımızın her diliminde bize eşlik eden insanlar olmuştur.
Kimi hala hayatımızdadır, kimini ya biz çıkarmışızdır ya da kendi gitmiştir.
Ben her birinin bir görevi olduğuna inanırım.
Çünkü kimi iyiyi göstermiştir, kimi kötüyü gösterip, o kötünün içinde kendi iyimi bulmama yardımcı olmuştur.
O yüzden gidene de çok kızmam...
Konuyu çok dağıttım evet hemen toparlıyorum.
Dediğim gibi içerisinde kocaman bir unutma defteri bulunduran bir kitap Unutursun.
"Kimi bir madalya izi gibi taşır yara izini... Kimi de teninde yeni yaralar açarsa, eskisini unutup herkese unutturabileceğini düşünür.Oysa zaman her işi tek hamlede yapabilen büyük bir kahraman.Ve hepimizin kalbinde ölene kadar açık kalan bir 'Unutma Defteri' var." diyor kitabın arka kapağında.
Bu kitapta her bir karakteri birbiri ile kucaklaştırıp, helalleştirmiş İclal Aydın.
Ve sanırım bunda en büyük payı da Gavras Amca'ya vermiş.
Hani hayatınızda akrabanız değildir, hiçbir kan bağınız yoktur hatta öyle uzun uzun paylaşımları ve mazisi de olmayan insanlar vardır.
Ama siz tüm bu nedenlere rağmen hiç sorgulamadan güvenirsiniz.
Seversiniz çok seversiniz hemde.
Sayarsınız, sağlığı için endişe duyarsınız.
Hatta onunla sohbet etmek hayatınızdaki diğer tüm insanlarla sohbet etmekten daha keyiflidir ya işte öyle biri Gavras Amca.
Diyor ki Lorin'e yazdığı veda mektubunda "Ve seni üzen ne varsa unutmamaya ant içmiş gibiydin. Eski Berlin'e benziyordun. Sana kim ne yapmış etmişse kaydını tutuyor ve o arşivin bakımını özenle yapıyordun. Orada, o noktada durman gerektiğine inanmıştın."
Hepimizi hayatta tutan acılardan söz ediyor yazar, en çok tutunduklarımızı o karakterlerin hayatları ile resmediyor bize...
Sonrası mı?
Sonra durup şöyle dedirtiyor;
Unutursun'u okuyarak;
Hayatınızdan geçen bütün Ethem'leri affedin...
Lemide'nin güzel sesinden dinlemişçesine açın, 'ben saramadım eller sarsın doyunca' türküsünü dinleyin...
Sevdiklerinize olan sevginizi ertelemediğiniz gibi hiçbir sevgiye de geç kalmayın.
Ve hayat sizi hep Gavras Amca gibi iyilerle karşılaştırsın.

Bakmayın adının unutursun olduğuna kütüphanenizde en unutulmayan kitaplar arasında yerini alacağına kalıbımı basarım.




Altını Çizdiklerim:

"Herşeyi unutan insan sadece sevildiğini ve sevdiğini unutmuyormuş." Syf:5

"İnsan kendinin düşmanı olunca hiçbir fısıltıyı duymuyor, duyamıyor galiba." Syf:16

"Doğru bildiklerini sorgulamaya başladığında giden gitmişti artık, kalansa rüzgarda bir yapraktı." Syf:24

"Bir inanç vadisiydi Ihlara. tarih boyunca kendine sığınan her dini, her inanan insanı kucaklamış, milyonlarca sır saklamış, milyarlarca duaya tanık olmuş ve taş kesmiş br kalbin içinden yeşermiş bir umuttu... Bozkırın ortasında hilalden bir yuvaydı." Syf:24

"Çocukların mutlu olduğu bir sokaktan daha güzel bir yer olabilir miydi?" Syf:76

"İnsanlar dürüst doğarlar ve sonra kötü olmayı öğrenirler." Syf:137

"Bizi sevdiğimiz sanâtkarlara bağlayan şey eserleriydi. Nasıl yaşadıkları, ne satın aldıkları değildi. ayıptı yahu bunlar! Görgüsüzlükten ziyade, vicdansızlıktı. Şarkılar savaştan çıkmış, birbirine tutunmuş halkı bir araya getirir,dayanma gücü verirdi. Şarkıların kendisi idi kıymetli olan. Bir insanın sahip olduğuyla öne çıkması büyük günahtır evladım." Syf:139

"Çoğu zaman susmaktı büyük, uzun acıların eşlikçisi." Syf:140

"Eşyalarımızı yükledik at arabalarına. Biz de bindik. Köyümüzü geride bırakıyoruz diye ağlıyorduk. Türk komşularımız da ağlıyordu. Yolluk olsun diye süt verdiler, üzüm verdiler yanımıza. Sonra atlar arabaları çekti. Biz köyümüzden ayrılırken onlar da arkamızdan hakkınızı helal edin, hakkımızı helal ettik, diye bağırdılar. Ben duyuramadım sesimi. Hakkımı helal ettim, diye bağırdım ama duyuramadım. Hakkımı helal edemedim ben." Syf:149

"Mutlu olmak istiyorsan gizli yaşayacaksın. Göze batmayacaksın. Sahip olduğun, sevip sevmediğin her şeyi ortaya dökmeyeceksin." Syf:154

"Hain bir kardeşten can ötedir iyi bir komşu." Syf:168

"Ama her düşkün gibi elbette kendi zalimini kendi elleriyle güçlendirdi." Syf:180

"Onlarca yıl önce yapılmış bir yardımı asla unutmayan insanların da olduğu bir dünyaysa bu, yapılan kötülüğü değil, kötünün kendisini unutmaktı esas olan." Syf:281

"Bazı erkekler baba olmak için gelir dünyaya. Bazıları muhteşem bir âşık olmak için. Bir de dünyayı kirletip varlığın anlamını bile bulamayanlar vardır ki, ben üçünü de tanıdım." Syf:343





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder