İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

21 Haziran 2016 Salı

Günübirlik Hayatlar









Günübirlik hayatlar içerisinde 10 tane terapi hikayesini barındıran bir kitap. Fakat bu 10 hikayenin de her biri kendi başına bir yapıt niteliğinde
Irvin Yalom ilerlemiş yaşına rağmen yine kalemi ile okuyucusu büyülerken aslında hikayelerin hepsini yazan ve yaşayan olmuş. Hatta çoğu hikaye de kimin terapist kimin hasta olduğunu düşündürtüyor okuyucusuna.Hikayelerinde daha çok o hiç bitmeyeceğini düşündüğümüz yaşamla yüzleştiriyor bizi ve fazlası ile empati içerisinde bırakıyor.Hikaye deyince öyle bir çırpıda okunup bitecek diye düşünmeyin çünkü ben bazı hikayelerini boğazım her defasında düğümlenerek birkaç defa okudum. Özellikle hangisi diye sorarsanız 8. hikaye ‘Git Kendine Bir Ölümcül Hastalık Bul: Ellie İçin’

Yazar son sözünde tüm hikayelerini aslında şöyle özetlemiş;
“...burada öyküleri anlatılan hastalar da benim kesinlikle öngöremeyeceğim yollardan fayda sağlıyorlar. Bir hasta,önemli bir insanın kendisine önem verdiğine şahitlik etmemi istiyor. Bir hastanın parçalanmış gerçeklik algısı,terapistiyle cesaret gerektiren otantik bir karşılaşma vasıtasıyla onarılıyor. Bir başkası, gerçek hayatın tam o anda içerisinde yaşadığını fark ediyor. Yine bir hastanın yaşamı, ona evini çekip çevirebilecek birini önermemle tamamen değişiyor. Bir hemşire, kendisinin iyi yanıyla tanışıyor. Ölmekte olan bir hastanın son günleri, ailesine ve arkadaşlarına ölüm yolunda öncülük etmesiyle anlam kazanıyor. Aynı zamanda terapist olan bir hasta, psikiyatrik tanıların kişinin anlayışını zedeleyebileceğini veya çarpıtabileceğini fark ediyor. Bir hasta, eski bir düşünürün pratiğine öykünerek kendini buluyor. Her bir durumda, o hasta için özel bir yaklaşım tasarladım veya bazen buna denk geldim. Bu yöntemleri hiçbir terapi rehberinde bulamazsınız.”

Okuyan herkeste aynı etkiyi bıraktığına emin olarak okumanızı tavsiye ediyorum.

Alıntılar

“Oysa kelimeler yalnızca not düşmeye yarar. Melodiyi oluşturan,fikirlerdir. Yaşamımızın çatısını da fikirler oluşturur.”

“Yaşamak ile sorgulamak arasında bir seçim yapmam gerekirse her defasında yaşamayı seçerim. Açıklama illetinden itinayla sakınırım. Bunu sana da tavsiye ederim. Bir şeyleri açıklama dürtüsü, modern düşüncenin salgın hastalığıdır. Bu virüsü en çok da çağımızın terapistleri taşır: Görüştüğüm her terapistte bu bağımlılık yapan, bulaşıcı hastalık vardı. Açıklama, bir yanılsamadır; bir serap, bir kurgu, teskin eden bir ninnidir. Açıklama, herhangi bir varoluşa sahip değildir. Hatta gerçek adını da söyleyelim: Ödleklerin, varoluşun rizikosunun, fütursuzluğunun ve değişkenliğinin yarattığı, o insanın betini benzini attıran korkuya karşı geliştirdikleri bir savunmadır.”

“Hayat geçici. Her zaman herkes için. Ölümü bedenlerimizde taşıyoruz. Ama bunu hissetmek, belli bir ismi olan belli bir ölümü hissetmek çok daha farklı bir durum.”

“Yaşamın bir başlangıcı vardır ve doğrusal bir yol izler. Ben yalnızca bunu oğluma aktaran bir kuryeyim. O  da zamanı gelince ölümle yüzleşecek.”

“Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın."

“Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın hatırlanandan farkı yok.”

“Her şeye dair anılar, sonsuzluk uçurumunda süratle gözden yitiyor.”

“O halde sana ait olan bu ufak zaman diliminden doğayla uyum içinde geç ve memnuniyetle tamamla yolculuğunu. Tıpkı olgunlaşan bir zeytinin, düşerken kendisini yaratan doğaya ve üstünde büyüdüğü ağaca şükran duyması gibi.”

"Gözünü açıp kapıyorsun ve bir bakıyorsun ki hayat bitmiş. İşte bu kadar. saklanacak yer yok. Güvenlik diye bir şey yok. Geçicilik... yaşam geçici..."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder